Tabii Ki - BÖLÜM 1
Kahverengi derin gözlerini açtığında, dün gecenin uykusuzluğunu açık açık gösterebiliyordu. Uyunması gereken bir gece değildi çünkü yarın okulun ilk günüydü.
"Yeni bir hayat " diye düşünürken babasından gelen çağrı tekrar uyuması için çok mantıklı bir neden vermişti;
-Seni başka bir okula alacağız.
Silvia'nın çokta umrunda değildi açıkçası. Tercih listesini kendi yazmamıştı ve nereye giderse gitsin uyum sağlayıp, geçmesi gereken dersleri geçtikten sonra bir sorun çıkmayacağını biliyordu.
Yeni okula geçene kadar koca bir hafta geçmişti ve Silvia bütün bir haftayı tembelliğin zirvesinde bitirmişti. Okula giderken, üzerinde sol anahtarı olan siyah bir kravatı beyaz gömleğine bağlamış ve özellikle giyilmesi yasak olan siyah dar pantolonunu giymişti. Tabii ki yasaktı bütün bu giydikleri ama bu Silvia'nın ilk günüydü.
Dikkat çekmekten hem nefret eder hemde dikkat çekmeyi çok severdi. Silvia'nın olayı buydu, çift isimli olması gibi çift karakterliydi. Onun için Silvia daha mantıklı, sıcakkanlı, olgun ve kararlı biriyken; Valerie tam tersine kararsız, şımarık bir çocuktu. Silvia ön yargılardan nefret ederdi, bu yüzden dikkat çekmek istemiyordu. Silvia aksine Valerie, dikkatleri üzerine çekip kendini yükseltmek istiyordu.
Sınıfını öğrendi, her zaman olduğu gibi geç kalmıştı, ders çoktan başlamıştı. Valerie'yi edebiyattan tiksindirecek kadınla o gün tanışmıştı, Daisy.
Daisy gerçekten çok yaşlıydı ve makyaj yapmadığı zaman tanınmayabilirdi. Bu kadın hiçbir değişikliğe ayak uyduramaz ve geri kalırdı. Asıl felaket o zaman başlardı. Daisy geri kaldığını göstermemek için bağırır ve Daisy her zaman haklıdır kendi kafasında, bu nedenle öğrencileri nefret eder ondan, tıpkı Valerie'nin edeceği gibi. Daisy için gelecek o kadarda önemli değildir. Kendi egosunu tatmin etmek için bir öğrencinin hayallerini bir ekmek arası yapıp yiyebilir , yok edebilir umutları, uzaklaştırabilirdi edebiyattan. Oysaki Daisy sadece yalnız ve her insan gibi ilgiye açtı fakat Silvia bunu mezun olduktan çok sonra fark etti. Silvia herkes için not tutardı ve Daisy için hissettikleri çok açıkça nefretti.
Sırlarımın doğduğu yerden bahsediyorum
Siz muallimlerin etkisiz talebe olduğu.
Evet doğru duydunuz efendiler
Geleceğin kemiğe ve ete büründüğü
yerde korkmuyorum sizlerden.
Hanımlar var gözleri parlak ve bilgiye aç
Beyler var şekillenmeye hazır gibi
Bekliyorlardı ağzınızdan çıkacak naci zade bir kelimeyi
Ama siz sövmeyi seçtiniz.
Eğer şikayetçi iseniz gelecek nesilden
Eğer pişkin pişkin kendinizi haklı buluyorsanız
Eğer memleketi eleştiriyorsanız
Suçlusu sizsiniz efendiler
Kaybediyorsak değerlerimizi
Yok oluyorsa vatan sevgisi
Ziyan oluyorsa yurdumun geleceği
Suçlusu sizsiniz efendiler
Güneş gibi parıldayan
Mis gibi kokan bir tiyatro sahnesiydi onlarca çocuğun zihni
Özgün oyunlar yazmalarını istediniz
Lakin hep kendi oyunlarınızı oynattınız.
Batırdınız, kirlettiniz, kara perde çektiniz.
Kapattınız, kendi egonuz sahnedeydi hep
Bağırdınız kahkahalarla tehdit ettiniz
Çocuklar yok oldu, gelecek silindi efendiler.
Çok mu sinirlenmişti Silvia? Belki.
Silvia sınıfa girdiğinde oturacak tek bir yer buldu ama diğer bitişik sıralara nazaran sadece onun oturacağı sıra sandalyeydi ve sıra aralığı yok denecek kadar azdı. Silvia sırasına geçmeye çalışırken , Daisy'nin cırtlak sesiyle bağırışı duyuldu;
-Otur artık oturacaksan, daha ilk haftalardan şımarıklık mı olurmuş?!
Bu tam Valerie'nin istediği dikkat değildi, şuan herkes Valerie'nin kalın bacaklarıyla daracık bir sıraya panikle girmeye çalışmasını izliyordu.
Silvia sınıfa ilk girdiğinde herkesin gözlerine bakmaya çalışmıştı çünkü gözler samimi duyguları barındırırdı ama parıldayan mavimsi-yeşilimsi gözleri fark etmemişti çünkü lanet olsun sarı saçlı melek en köşede ve en arkada oturuyordu.
"Yeni bir hayat " diye düşünürken babasından gelen çağrı tekrar uyuması için çok mantıklı bir neden vermişti;
-Seni başka bir okula alacağız.
Silvia'nın çokta umrunda değildi açıkçası. Tercih listesini kendi yazmamıştı ve nereye giderse gitsin uyum sağlayıp, geçmesi gereken dersleri geçtikten sonra bir sorun çıkmayacağını biliyordu.
Yeni okula geçene kadar koca bir hafta geçmişti ve Silvia bütün bir haftayı tembelliğin zirvesinde bitirmişti. Okula giderken, üzerinde sol anahtarı olan siyah bir kravatı beyaz gömleğine bağlamış ve özellikle giyilmesi yasak olan siyah dar pantolonunu giymişti. Tabii ki yasaktı bütün bu giydikleri ama bu Silvia'nın ilk günüydü.
Dikkat çekmekten hem nefret eder hemde dikkat çekmeyi çok severdi. Silvia'nın olayı buydu, çift isimli olması gibi çift karakterliydi. Onun için Silvia daha mantıklı, sıcakkanlı, olgun ve kararlı biriyken; Valerie tam tersine kararsız, şımarık bir çocuktu. Silvia ön yargılardan nefret ederdi, bu yüzden dikkat çekmek istemiyordu. Silvia aksine Valerie, dikkatleri üzerine çekip kendini yükseltmek istiyordu.
Sınıfını öğrendi, her zaman olduğu gibi geç kalmıştı, ders çoktan başlamıştı. Valerie'yi edebiyattan tiksindirecek kadınla o gün tanışmıştı, Daisy.
Daisy gerçekten çok yaşlıydı ve makyaj yapmadığı zaman tanınmayabilirdi. Bu kadın hiçbir değişikliğe ayak uyduramaz ve geri kalırdı. Asıl felaket o zaman başlardı. Daisy geri kaldığını göstermemek için bağırır ve Daisy her zaman haklıdır kendi kafasında, bu nedenle öğrencileri nefret eder ondan, tıpkı Valerie'nin edeceği gibi. Daisy için gelecek o kadarda önemli değildir. Kendi egosunu tatmin etmek için bir öğrencinin hayallerini bir ekmek arası yapıp yiyebilir , yok edebilir umutları, uzaklaştırabilirdi edebiyattan. Oysaki Daisy sadece yalnız ve her insan gibi ilgiye açtı fakat Silvia bunu mezun olduktan çok sonra fark etti. Silvia herkes için not tutardı ve Daisy için hissettikleri çok açıkça nefretti.
Sırlarımın doğduğu yerden bahsediyorum
Siz muallimlerin etkisiz talebe olduğu.
Evet doğru duydunuz efendiler
Geleceğin kemiğe ve ete büründüğü
yerde korkmuyorum sizlerden.
Hanımlar var gözleri parlak ve bilgiye aç
Beyler var şekillenmeye hazır gibi
Bekliyorlardı ağzınızdan çıkacak naci zade bir kelimeyi
Ama siz sövmeyi seçtiniz.
Eğer şikayetçi iseniz gelecek nesilden
Eğer pişkin pişkin kendinizi haklı buluyorsanız
Eğer memleketi eleştiriyorsanız
Suçlusu sizsiniz efendiler
Kaybediyorsak değerlerimizi
Yok oluyorsa vatan sevgisi
Ziyan oluyorsa yurdumun geleceği
Suçlusu sizsiniz efendiler
Güneş gibi parıldayan
Mis gibi kokan bir tiyatro sahnesiydi onlarca çocuğun zihni
Özgün oyunlar yazmalarını istediniz
Lakin hep kendi oyunlarınızı oynattınız.
Batırdınız, kirlettiniz, kara perde çektiniz.
Kapattınız, kendi egonuz sahnedeydi hep
Bağırdınız kahkahalarla tehdit ettiniz
Çocuklar yok oldu, gelecek silindi efendiler.
Çok mu sinirlenmişti Silvia? Belki.
Silvia sınıfa girdiğinde oturacak tek bir yer buldu ama diğer bitişik sıralara nazaran sadece onun oturacağı sıra sandalyeydi ve sıra aralığı yok denecek kadar azdı. Silvia sırasına geçmeye çalışırken , Daisy'nin cırtlak sesiyle bağırışı duyuldu;
-Otur artık oturacaksan, daha ilk haftalardan şımarıklık mı olurmuş?!
Bu tam Valerie'nin istediği dikkat değildi, şuan herkes Valerie'nin kalın bacaklarıyla daracık bir sıraya panikle girmeye çalışmasını izliyordu.
Silvia sınıfa ilk girdiğinde herkesin gözlerine bakmaya çalışmıştı çünkü gözler samimi duyguları barındırırdı ama parıldayan mavimsi-yeşilimsi gözleri fark etmemişti çünkü lanet olsun sarı saçlı melek en köşede ve en arkada oturuyordu.
Yorumlar
Yorum Gönder