Tabii Ki - BÖLÜM 2
Ashley, tarçın saçlarıyla ve kahverengi parlak gözlerinin süslediği çilli suratıyla sınıfın en mükemmel kızlarından biri. Silvia sınıfta boş bulduğu sıraya oturduğunda Ashley'i yanında gördü. Silvia'nın turuncu, düz ve dolgun saçları yoktu ve bedeni de Ashley'inki gibi zayıf ve hafif uzun değildi ama Silvia'nın bedeni de güzeldi, olduğu gibi.
-Merhaba. Biraz geç kaldım sanırım derse. Silvia Valerie ben.
Ashley gözlerini süzerek inceledi ve potansiyel arkadaşı olabileceğini düşünmüş olacak ki gayet sakin bir şekilde kendini tanıttı.
-Bende Ashley şekerim. Geç otur, yanım boş.
Bu cümlenin sonuna eklediği tebessümde dudaklarının iki kenarında da iki küçük gamze belirdi. Bu kız örnek gösterilmek için mi yaratıldı?
Dersler umursamaz bir kaç öğretmenin elinde can verirken Silvia'nın tek iyi olduğu ders, olması gerekenden çok daha zor geçiyordu. İngilizce öğretmeni Catherine, otoritesiyle bütün sınıfı istediği seviyede ve istediği yerde tutabilecek güce sahipti. Aslında minik bedeni ve sürekli topuz olan kumral saçlarıyla çok tatlı bir kadındı ama dış görünüş hiç bir zaman otorite kuramamasını sağlayabilecek bir etken olamazdı. Catherine otoritenin beden bulmuş haliydi. Ceza konusunda acımasız ama İngilizce konusunda mükemmel.
Silvia, Ashley'in yanında oturmaya başladı. En yakın arkadaş olmak, ilişkisini geliştirmek istiyordu ama Valerie fazla gözlemciydi bunun için ve 'En yakın arkadaşım sensin!' demeden önce Ashley hakkında daha fazla fikir sahibi olmak istiyordu.
Ashley fazla iyi bir arkadaş olabilirdi ama gözlerini dünyaya ilk açtığından bu yana yanında olan bir talihsizliği vardı. İkiz kardeşi Emily. Emily sürekli Ashley ile birlikte ve bir kordonla bağlı gibi hiçbir şekilde Ashley'in yanından ayrılmak istemeyen, adeta kendi ayakları üzerinde durup iki çift kelime edemeyen biriydi. İkiz kardeşlerdi evet ama Emily'nin esmer bedeni siyah renkli, dalgalı saçlarını ve koyu kahverengi hatta siyaha yakın gözleri barındırıyordu. Fiziksel olarak aynı boyda ve aynı kiloda sayılırlardı ama bu ikiz olduklarını kanıtlayacak tek şey olabilirdi.
Sınıflar farklıydı neyse ki ve ders saatinde Silvia rahat rahat en yakın arkadaş olmaya çalıştığı Ashley ile bir kaç cümle kurabiliyordu.
Ashley ile birlikte sınıfta çok daha fazla kişi vardı. Mesela Henry beyaz teni ve sempatik gülüşüyle sınıftaki kızların gözüne kestirdiği erkekti, o kızlardan biri Olivia her ders arasında 'Benim de yeteneğim var!' diye bağırır gibi sürekli şarkı söyler ve Henry ile konuşan bütün kızları düşman olarak görürdü.
Henry hiç bir zaman Silvia'nın hoşlanacağı erkek değildi çünkü Henry kendisine gösterilen ilginin farkındaydı ve bu ilgi ona fazla gelmişti. Henry daha ilk günlerden bu kadar ilgiyle ne yapacağını bilmiyor ve tanıştığı her kızın ondan hoşlandığını düşünüyordu. Valerie ona arkadaşça yaklaşmayı tercih etti ve bu yüzden Henry'ye diğer kızlardan daha yakın olma şansını yakalamıştı.
Olivia'nın içindeki düşmanlık, Silvia ve Henry arasındaki ilişki filizlenmelerini fark eden ilk kişi olmasını sağlamıştı. Silvia gibi arkadaş arayışında olan koca bir sınıfın kanına, Olivia en kolay tamda o dönemde girebilirdi ve öyle de oldu. Silvia hiç fark etmedi, Olivia sayesinde sınıfta arkasından gülen insanları ya da gizlice büyüyen ön yargıları.
Valerie cinsiyet ayrımı yapmadan arkadaş edinmeye çalışsa da Olivia yüzünden kızlar her zaman ön yargılı yaklaşmışlardı. Valerie de erkeklerle konuşmaya çalıştı ve kendisiyle aynı şarkıları dinleyen, egodan arınmış ve çocuksu davranışlarıyla çok tatlı Noah onu arkadaşı olarak kabul etmişti.
-Noah şuna bak! Yeni bir oyun salonu açılıyormuş.
Noah yeşil gözlerini heyecanla Silvia'ya çevirdi. Oyun salonunun nerede olduğunun bir önemi yoktu, şehrin sonunda bile olsa Noah, Silvia ile birlikte oraya gidebilirdi. Yine o çocuksu tebessümünü takındı ve cevapladı.
-Milkshake sonrası her şey çok daha güzel olur. Yarın, okul çıkışı?
-Tamamdır.
Noah, Silvia'nın sınıfa attığı ilk adımdan beri ona aşıktı. Yeşil ve kahverengini barındıran kocaman gözleri çok güzeldi ve saçları vanilya kokuyordu. Oyunlardan, heavy metalden hoşlanıyor ve bir şeye odaklanırsa kesinlikle onu yapıyordu. Noah, Silvia'yı seviyor ve onu mutlu edip huzur dolu tebessümünü görmek için elinden geleni yapmaya hazır olduğunu adı gibi biliyordu.
-Merhaba. Biraz geç kaldım sanırım derse. Silvia Valerie ben.
Ashley gözlerini süzerek inceledi ve potansiyel arkadaşı olabileceğini düşünmüş olacak ki gayet sakin bir şekilde kendini tanıttı.
-Bende Ashley şekerim. Geç otur, yanım boş.
Bu cümlenin sonuna eklediği tebessümde dudaklarının iki kenarında da iki küçük gamze belirdi. Bu kız örnek gösterilmek için mi yaratıldı?
Dersler umursamaz bir kaç öğretmenin elinde can verirken Silvia'nın tek iyi olduğu ders, olması gerekenden çok daha zor geçiyordu. İngilizce öğretmeni Catherine, otoritesiyle bütün sınıfı istediği seviyede ve istediği yerde tutabilecek güce sahipti. Aslında minik bedeni ve sürekli topuz olan kumral saçlarıyla çok tatlı bir kadındı ama dış görünüş hiç bir zaman otorite kuramamasını sağlayabilecek bir etken olamazdı. Catherine otoritenin beden bulmuş haliydi. Ceza konusunda acımasız ama İngilizce konusunda mükemmel.
Silvia, Ashley'in yanında oturmaya başladı. En yakın arkadaş olmak, ilişkisini geliştirmek istiyordu ama Valerie fazla gözlemciydi bunun için ve 'En yakın arkadaşım sensin!' demeden önce Ashley hakkında daha fazla fikir sahibi olmak istiyordu.
Sınıflar farklıydı neyse ki ve ders saatinde Silvia rahat rahat en yakın arkadaş olmaya çalıştığı Ashley ile bir kaç cümle kurabiliyordu.
Ashley ile birlikte sınıfta çok daha fazla kişi vardı. Mesela Henry beyaz teni ve sempatik gülüşüyle sınıftaki kızların gözüne kestirdiği erkekti, o kızlardan biri Olivia her ders arasında 'Benim de yeteneğim var!' diye bağırır gibi sürekli şarkı söyler ve Henry ile konuşan bütün kızları düşman olarak görürdü.
Henry hiç bir zaman Silvia'nın hoşlanacağı erkek değildi çünkü Henry kendisine gösterilen ilginin farkındaydı ve bu ilgi ona fazla gelmişti. Henry daha ilk günlerden bu kadar ilgiyle ne yapacağını bilmiyor ve tanıştığı her kızın ondan hoşlandığını düşünüyordu. Valerie ona arkadaşça yaklaşmayı tercih etti ve bu yüzden Henry'ye diğer kızlardan daha yakın olma şansını yakalamıştı.
Olivia'nın içindeki düşmanlık, Silvia ve Henry arasındaki ilişki filizlenmelerini fark eden ilk kişi olmasını sağlamıştı. Silvia gibi arkadaş arayışında olan koca bir sınıfın kanına, Olivia en kolay tamda o dönemde girebilirdi ve öyle de oldu. Silvia hiç fark etmedi, Olivia sayesinde sınıfta arkasından gülen insanları ya da gizlice büyüyen ön yargıları.
Valerie cinsiyet ayrımı yapmadan arkadaş edinmeye çalışsa da Olivia yüzünden kızlar her zaman ön yargılı yaklaşmışlardı. Valerie de erkeklerle konuşmaya çalıştı ve kendisiyle aynı şarkıları dinleyen, egodan arınmış ve çocuksu davranışlarıyla çok tatlı Noah onu arkadaşı olarak kabul etmişti.
-Noah şuna bak! Yeni bir oyun salonu açılıyormuş.
Noah yeşil gözlerini heyecanla Silvia'ya çevirdi. Oyun salonunun nerede olduğunun bir önemi yoktu, şehrin sonunda bile olsa Noah, Silvia ile birlikte oraya gidebilirdi. Yine o çocuksu tebessümünü takındı ve cevapladı.
-Milkshake sonrası her şey çok daha güzel olur. Yarın, okul çıkışı?
-Tamamdır.
Noah, Silvia'nın sınıfa attığı ilk adımdan beri ona aşıktı. Yeşil ve kahverengini barındıran kocaman gözleri çok güzeldi ve saçları vanilya kokuyordu. Oyunlardan, heavy metalden hoşlanıyor ve bir şeye odaklanırsa kesinlikle onu yapıyordu. Noah, Silvia'yı seviyor ve onu mutlu edip huzur dolu tebessümünü görmek için elinden geleni yapmaya hazır olduğunu adı gibi biliyordu.
Yorumlar
Yorum Gönder